28.1.17

MAVİ SAÇLI KIZ - BURÇAK ÇEREZCİOĞLU




Karışık bir odada
Yaşanmışlık vardır.
Ben düzeni severdim
Al işte…


Merhabaa!

Mavi Saçlı Kız son zamanlarda okuduğum kitaplar arasından en çok etkilendiğim oldu. Tabii ki gerçek bir hikaye olması böyle hissettirmesinde etkili fakat sadece hastalığının ve yaşamının zorluğundan değil bu etki. Burçak’ın her şeye rağmen pozitifliği, umutsuzluğa yer vermemesi, hayata bakış açısı ve daha sayamadığım birçok şeyi etkiledi beni. Hayran oldum ona. Öyle bir durumda ben onun kadar cesaretli olabilir miydim, umutla bakabilir miydim bilemiyorum.



Günlükleri tutmaya 14 yaşında başlamış Burçak, hastalığından birkaç ay önce. Okumaya başladığınızda dertleri sadece kırık notları, arkadaşları, hoşlantıları olan bir kız görüyorsunuz. İlerleyen sayfalarda başlayan ağrılarından söz ediyor ve siz okurken nesi olduğunu biliyorsunuz ya, işte o çok fena hissettiriyor o an. Daha sonra hastaneye gidiyorlar ve başta yanlış teşhis konuluyor. Bununla kalmayıp yanlış tedavi uygulanıyor. Bu noktalarda aşırı sinirlendiğimi söylemek istiyorum. Çünkü Brusella isimli süt ürünlerinden geçen, 21 günde geçen, bakteriyel bir hastalık olduğu söyleniyor Burçak’ta. Lösemi ve Brusella arasındaki koca dağı siz de görüyorsunuzdur. Sonrasında yapılan testlerle Burçak’ın lösemi olduğu ortaya çıkıyor ve hastalık Türk doktorların tavsiyesiyle Burçak’tan saklanıyor. Tedavi ilk önce İstanbul’da başlıyor, fakat daha sonra bazı araştırmalarla tedavi için Almanya’nın daha iyi olacağına karar verilip oraya yerleşiyorlar. Burçak Almanya’ya geldikten bir süre sonra lösemi olduğunu ailesinden ve oradaki doktordan öğreniyor. Başlarda kanser olduğu düşüncesi ona yabancı gelse de sonradan yaşamı için müthiş bir mücadele veriyor. Bu sırada günler arasında uzun farklar olsa da Burçak günlüklere devam ediyor ayrıca annesinin ve babasının aralara ekledikleri notlarla her şeyi birlikte yaşıyorsunuz. Tedavinin devam ettiği fakat kanserli hücrelerin tamamen yok olmadığı sırada doktorlar gerekli her şeyi yaptıklarını fakat hücrelerin yok olmadığını, son zamanlarını çok istediği bir şeyleri yaparak geçirmelerini öneriyor. Burçak tamamen iyileştiğini sanarak en büyük hayali Amerika’ya gidiyor iki haftalığına. Amerika dönüşü Almanya’da yapılan testlerle Burçak’ın mucizevi bir şekilde iyileştiği görülüyor ve iki ayda bir yapılacak testler dışında her şey normale dönüyor. Bundan sonra her şey 15 yaşındaki bir kızın hayatı gibi ilerliyor. Arkadaşlar, aile, eğlence… 16 yaşına gireceği yıl Nisan ayında hastalığı nüksediyor ve doğum gününden dört gün önce gözlerini sonsuzluğa yumuyor.


Kitabın günce olması nedeniyle Burçak ile bir oluyorsunuz. Birlikte gülüp birlikte ağlayıp birlikte kızıyorsunuz. Hayatın güzel, sevilmesi gerek olduğunu on dört yaşındaki küçük ama olgun kızla birlikte daha iyi anlıyorsunuz.



Hoşçakalınn!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder