“Günümüzde
gerçeklik diye adlandırdığımız kavrama eskiden hayalgücü dendiğini unutmayın.”
Herkese
Merhabaa!
Jose
Saramago uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı. Kitapçılarda elim hep onun
kitaplarına gidiyordu, ama bir türlü alamıyordum. Sonunda Kopyalanmış Adam’ı
seçtim Saramago’nun eserlerinden. Şimdi neden Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş,
Körlük, Bilinmeyen Adanın Öyküsü’nü okumadın diye düşünebilirsiniz. Ama genelde
ben bir yazara çok okunmuş, herkesin elinde olan eserlerinden değil de daha az
tercih edilenlerinden başlamayı seviyorum ve Saramago bu konuda beni hayal
kırıklığına uğratmadı diyebilirim.
Kitabı
gerçekten çok sevdim. Bir kere anlatımı daha önce okuduğum hiçbir kitapta yoktu
gerçekten. İnanılmaz farklı geldi bana, bu yüzden de beğenimi bu kadar kazanmış
olabilir. Anlatımı sırasında yazar da devreye giriyor kitapta. Bazen yorumlar
yapıyor karakter hakkında, bazen bir konu hakkında bilgi veriyor, bazen de bir
önceki sayfayla alakalı konuşuyor, bunun sebebi vakti gelince anlaşılacak gibi
ifadelerle merakınızı diri tutmayı çok iyi başarıyor araya girişleriyle. Bu
özelliği herkes sevmeyebilir tabii ama benim en sevdiğim nokta bu oldu kitapta.
Bu arada kitabı açıp sayfaları çevirdiğimde “bu nee? Bunu nasıl okuyacağım”
dedim kendi kendime. Çünkü yazılar bitişik, konuşma çizgisi yok, satır başları
çok nadir var. Ama korktuğum gibi olmadı çünkü yazar anlatımıyla sizi olayların
içine öyle bir alıyor ki hiçbir şey gözünüzü yormuyor.
Tertuliano Máximo Afonso boşanmış,
karamsarlık içinde tekdüze bir yaşam süren bir tarih öğretmenidir. Keyfi biraz
yerine gelsin diye arkadaşlarının önerdiği bir filmi videoda izlemek üzere
alır. Aynı gece evdeki gürültülere uyanınca filmin videoda kendi kendine
oynadığını görür. Filmdeki figüranlardan biri kendisinin beş yıl önceki haline
tıpatıp, ikiz gibi benzemektedir. Tertuliano bu adamın izini sürmeye çalışır;
saplantıya dönüşen arayışının tedirgin edici, hatta dehşet verici sonuçlara
ulaşacağını anladığında ve adamın kim olduğunu öğrendiğinde garip bir hikâye
gibi başlayan olay, kimlik ve benlik üzerine karmaşık bir düşünceler
silsilesine dönüşecektir.
Konusuna bakınca size bir şey katmayacak
hissine kapıldıysanız bu histen hemen kurtulun derim. Saramago’nun anlatımı
yanında alt metinlerde verdikleri o kadar etkileyiciydi ki kitaplığımı Saramago
ile doldurmak istiyorum şu anda. Kitap boyunca Tertuliano’nun kendisini
önemsiz, yetersiz, ezik hissettiğini görüyoruz ve kitabın sonunda olan olaylar
hep Tertuliano’nun bunlara bağlı olarak içinde verdiği savaştan, çelişkilerinden
kaynaklanıyor bana göre. Kendimi tutamayarak şunu da eklemek istiyorum (spoiler
olabilir) ki Antonio’dan nefret ettim. Gerçi herkes böyle düşünmeyebilir ama
kitabın sonunda gerçekleşen şeylerden ötürü Tertuliano’dan daha çok Antonio’yu
suçluyorum.
Kopyalanmış Adam’ı böyle beğendiğime göre
yazarın diğer kitaplarını sevmemek gibi bir durumum olacağını hiç sanmıyorum.
Az önce de yazdığım gibi kitaplığım Saramago’nun eserlerinden bir sıra yapsın
istiyorum ve zamanla kitaplarını bitirmeye çalışacağım. Okuyun, okutturun
diyorum son olarak.
Hoşçakalın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder