Merhabalar!
Kızıl
Kraliçe’yi geçen sene çıktığı anda kapmıştım Tüyap’tan. Geçen sene YGS-LYS
senem olduğu için bir şeyler okumaya açtım hep ve belki de bu yüzden çok
sevmiştim Kızıl Kraliçe’yi. Ama Cam Kılıç çıkınca fark ettim ki ilk kitabı
unutmuşum, aldım elime tekrar okudum. Kitapları ikinci kez okuma gibi bir
alışkanlığım yok hiç ama hatırlatma amaçlı Kızıl Kraliçe’yi okumam gerekiyordu.
Başlarda çok abartmışım geçen sene diye düşündüm ama o son doksan sayfa beni
yine bitirdi. Kitap bittiğinde yine beğendiğimi fark ettim. Isyanlar,
ihanetler, renkler her şey çok heyecanlıydı. Aşkın öyle mıç mıç ön planda
olmayışı da bu kitabı sevme nedenlerimden.
Gelelim
Cam Kılıç’a. Aslında şu an ne düşündüğümden emin değilim. Kitabı henüz bitirdim
ve yazmaya başladım. Ama şunu söyleyebilirim ki kitap aşırı hareketli fazla
olaylıydı. Daha ilk bölümde bir olay vardı. Bu iyi mi kötü mü emin değilim.
Durağan hiçbir an yoktu. Çoğu zaman Mare’ye sinirlendim, kitap onun dilinden
olsa bile ne hissettiğini, neyi neden yaptığını anlamadım. Bazı anlarda da
sevdim onu. Karışık duygular içindeyim
onunla ilgili. Bu kitapta da son doksan sayfa beni en heyecanlandıran kısımdı.
Küçük kalp krizleri geçirdim okurken. Sevmediğim tek nokta, bazı olayların çabuk olup bitmesi oldu. Onların ne olduğunu söyleyemiyorum çünkü büyük spoiler
vermiş olurum.
Kitabı
sevdim ve favori serilerimden biri KK. Bir sonraki kitap yine bir yıl arayla
çıkar diye düşünüyorum, ama umarım o kadar uzun sürmez. Hem heyecanlıyım diğer
kitap için hem de unutuyorum bazı ayrıntıları ve o ayrıntılar da bir sonraki
kitap için önemli oluyor.
Güzel
bir seri arayışındaysanız kesinlikle okuyun derim. Ama serinin tamamlanmasını
bekleyin bence yoksa bir sonraki kitabı beklerken meraktan çatlayabilirsiniz.
Hoşçakalın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder